3 Tem 2013

LİVANELİ KARDEŞİMİN HİKAYESİ

LİVANELİ KARDEŞİMİN HİKAYESİ - Zülfü Livaneli


… öte yandan mesleki hırsına yenilip beni daha çok konuşturmak istiyordu.
Sonunda kararını verdi, şaşkınlığını yendi, gözlerimin içine meydan okur gibi bakarak sordu: “Yani öldürülen Arzu Hanım sizin sevgiliniz miydi?”
Muazzam bir haber yakalamış olmanın heyecanına kapıldığı belliydi artık. Podima’ya akın eden onca gazeteci arasında bir tek o, öldürülen kadının sevgilisini bulmuş, konuşturuyordu.
“Hayır” dedim.
“Nasıl hayır?”
“Sevgili değildik Arzu’yla .”
“İyi ama biraz önce…” Yüzüne, özellikle de alt dudağına yine küskün çocuk ifadesi gelmeye başlamıştı.” … dediniz ki… “
“Ne dedim?”
O anda kızdı. Kaşları çatıldı, alt dudağı öfkeli bir ifade ile kıvrıldı. Gözlerimin içine sert baktı: “Siz benimle oyun mu oynuyorsunuz Ahmet Bey?” dedi.
Harikaydı bu hali. Ruh durumu dakikadan dakikaya değişen, onuruna aşırı düşkün olduğu anlaşılan bu gururlu kız çok ilginçti doğrusu. İşin tuhafı, giderek güzelliği artıyor gibiydi. Çünkü bakışlarındaki ve yüzündeki ifadeler, Karadeniz’in insanı afallatan havası gibi durmadan değişiyordu.
“Hayır!” dedim. “Alay etmiyorum ama böyle kısa soru ve cevaplarla anlatılamayacak kadar karmaşık şeyler soruyorsunuz. Buyurun, size bir kahve ikram edeyim. Konuşalım, istediğinizi sorun.”
Bu kez kararlılık zırhında bir delik açmayı ve onu afallatmayı başarmıştım. Kızgın hali geçti, yüzüme garip bir biçimde baktı ve kabul etti.  Sayfa -27-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder