Kusursuz altın renkli bir tunik ve kahverengi pantolonlu
ufak tefek bir adam içeriye büyük bir tepsiyle bir demlik sıcak çay, fincan ve
tabak, saç pideleri ve kekler getirerek, bunu büyük zevkle seçilmiş çizgili
desenli kumaş kaplı, yer aldığı odanın muazzam boyutlarıyla kıyaslandığında
önemsiz görünen devasa koltuklu sedirin üzerine bıraktı. Tavan yüksek, duvarlar
deri kaplıydı. Kitaplıklar maun ağacındandı ve okunmuş gibi görünen kalın
ciltli kitaplarla doldurulmuştu. Bir köşede en az bir metre seksen santim
yüksekliğinde metal bir yerküre, pencerelerden birinin yakınında ise eski moda
yan yatmış bir yazı masası vardı. Diğer uzun, alçak bir masanın üzeri çoğu açık
ve ters çevrilmiş olan düzinelerde kitapla doluydu.
Adam çıktıktan sonra Altman, “Bu Herbert. Asırlardır benimle
birlikte. Evle ilgili her şeyle o ilgileniyor. Onsuz yapamazdım,” dedi.
Mace, “Hepimizin hayatında bir Herbert olmalı,” dedi.
Altman çayları doldurup yiyecekleri uzattı.
Roy bir yandan çay fincanı ve tabağını bir dizinde
dengeleyip, bir yandan da yaban mersini kekinden bir lokma ısırırken, “Oldukça
büyük bir mülkünüz var,” dedi.
“Tabii ki artık burası benim için çok büyük fakat çok
sayıda…
Sayfa -91-