“Evet, sevdim.” Bu kadarını kabullenmek, şimdi bile onu korkutuyordu.
Kızının rahatladığı belli oluyordu. “Bildiğin gibi biz hala
görüşüyoruz.”
Elise bundan haberdardı. Maverick, Elise’e göre toplumun alt
kesiminde yaşıyor, geçimini kumarla ve kim bilir ne gibi işlerle sağlıyordu.
Ama belli ki kızını hayatı boyunca destekleyip üniversitede okutacak kadar
başaralı olmuştu.
Maverick, düzenli ödemelerin ve okul harçlarının yanı sıra
kızlarının doğum günlerinde ve Noel’de hep fazladan para göndermişti.
Boşanmalarının ardından geçen on yedi yıl boyunca Aurora’ya her ay mektup
yazmış ama lafı hep kısa tutmuştu. Çoğunlukla nerede olduğunu söylemek ve para
kazanıp kazanmadığından bahsetmek için kızına kartpostal göndermişti. Kazanmak,
onun için büyük meseleydi. Aslında hayatındaki her şeyi bundan ibaretti. Köşeyi
dönmesini sağlayacak oyunu arayarak geçirmişti ömrünü. Elise’in bildiği
kadarıyla arayışı hala devam ediyordu.
“Babanla görüşmek istiyorsan sana bir şey diyemem ama beni
bu işe karıştırma.” O kartpostalları Elise’de okumuştu ve okumamış olmayı
diliyordu. Çünkü bu davranışının onu hala önemsediğinin, hiç gerçekleşmeyeceği bir yaşamı arzuladığının kanıtı
olarak görünmesinden korkuyordu.
“Babamla ara sıra telefonla görüşüyoruz.”
Elise bunu da biliyordu. Aurora küçük bir çocukken, babası
ne zaman telefon etse heyecandan yerinde duramazdı. Şimdi kocaman bir kadın
olmuştu ama heyecanı kaybolma…
Sayfa-79-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder