19 Tem 2013

ZALİM CAZİBE

ZALİM CAZİBE - Julia London



…maşmıştı ve ahmakça kafa sallamış, bütün gece ona tekrar yanaşmasını beklemişti.
Ama Julian asla gelmemişti.
Bütün gece, onun olduğu tarafa bile bakmamıştı. Ve onu kolunda Bayan Roberta Dalhart’la arka bahçeye sıvışırken gördüğünde, Claudia’nın dünyası yıkılmıştı.
Bu doğruydu, Julian, Claudia’nın aptal kalbini kırmıştı ve şimdi, saatlerini onunla boşa harcayarak değildi. Claudia aniden ayağa kalktı. “Au Revoir, Lord Kettering. Sanırım yalnız beklesem daha iyi olacak,” dedi soğuk bir sesle ve arkasını döndü.
Julian onu bileğinden yakaladı ve bir kelepçe gibi kavradı. “Claduia, otur,” dedi alçak sesle. “Muhteşem bir arkadaş olmayabilirim ama bahse girerim, lu ne dediklerini bile anlamadığın, sarhoş Fransız adamlardan çok daha makbulüm.”
Küstahlık! Yedi sene önce onu büyük bir H harfiyle damgalamış, Hovarda etiketini yapıştırmıştı ve bu denli küstah bir serseriyle aynı odada oturma fikrine bile zar zor tahammül ediyordu; hele adam bu kadar kendine güvenirken.
Claduia oturdu.
Claudia’ya, Julian’ın parmakları bileğinde oyalanıyor gibi geldi. Ama Julian birden elini çekti ve gülümsedi. “Ben, ben…” diye lafa girdi adam ve arkasına yaslanıp Claudia’yı izlemeye koyuldu. “Sana en son sözümü dinletmeyi başardığımda, on iki yaşındaydın. Elbette bu , oldukça yüzeysel bir zaferdi.”
“Sen neden bahsediyorsun?” dedi Claudia, temkinli davranarak.
Sayfa-47-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder