Her şeye rağmen, yemek odasına girmeye cesaret edemiyordum.
Kendimi banyoya attım. Aynada bambaşka bir Marthe bana bakıyordu. Dudakları
taze kanla şişmiş, gözleri pırıl pırıl olan bu coşkun yaratık ben miydim?
Meğer çok az şey lazımmış: Genç bir adamın birkaç öpücüğü.
Buna rağmen, başıma gelen olağanüstü bir şeydi. Aşkı tanımamış bir kadına Tanrı
hediyesi. Bu çeşit hikâyeleri inanmaksızın romanlarda okumuştum.
Birden içimdeki alev söndü. Eğer gözümü açmazsam, kocam
bendeki değişikliği fark edebilirdi. Bundan böyle hareketlerimi özenle kontrol
etmem gerekiyordu. Dikkatle ağzıma acılı bir ifade vermeye çalıştım. Son
sıkıntılarımı ansıdım. İçimdeki ateş sönüverdi.
Kocamın her zamanki halinde bir değişiklik yoktu. Sofrayı
kurmadan önce bekledim. Yemek odasına benden önce girmesini istiyordum. O
sırada gazetesini…
Sayfa-93-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder