…değişti. Sadece diyor ki: Bilmiyorum.
Amaçsızsan nasıl bilebilirsin? Hiçbir hedefin yoksa nasıl
bilebilirsin? Hedefin yoksa nasıl var olursun? Ego ancak ama, hırs ve arzular
sayesinde var olabilir.
HOGEN, “BİLMİYORUM,” DEDİ.
Cevabı, tepkisi papağan gibi değil. Aynı lafı tekrarlamıyor.
Unutma, soru aynıydı, ama cevap değişti. Bilgili bir insan ile bilmeme halinden
hareket eden bilen, bilge olan bir insan arasındaki fark budur.
“BİLMİYORUM.”
Keishin müthiş sevinmiş olmalı.
“BİLMEMEK EN MAHREM OLANI.”
Bilgi seninle gerçek arasında bir mesafe yaratır. Ne kadar
çok bilirsen mesafe o kadar artar- gerçekle arana daha çok kitap girer. Bütün
BRİTANNİCA ANSİKLOPEDİSİ’ ni yalayıp yuttuysan o zaman gerçekle arana bir o
kadar mesafe girer. Gerçek seni BRİTANNİCA ANSİKLOPEDİSİ’nin vahşi ormanında
yakalayıp bulmazsa veya sen BRİTANNİCA ANSİKLOPEDİSİ’nin vahşi ormanında
gerçeği yakalamaya çalışmazsan asla karşılaşamazsın. Ne kadar çok bilirsen
mesafe o kadar artar; ne kadar az bilirsen mesafe o kadar azalır. Eğer hiçbir
şey bilmiyorsan hiç mesafe kalmaz. O zaman gerçekle karşı karşıya kalırsın;
hatta karşı karşıya bile değil – SEN GERÇEK OLURSUN. İşte bu nedenle Usta der
ki;
“BİLMEMEK EN MAHREM OLANI.”
Unutma, bu çok güzel bir mısra, öyle zarif, öyle anlam yüklü
ki;
“BİLMEMEK EN MAHREM OLANI.”
Sayfa -91-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder