...kın ilgisiniz çekiyor ve insanlar bu örgütlere
yöneliyordu. Geçiş dönemi yaşayan Türkiye’de “kimlik arayışı” içerisinde olan
birçok insan, kendisini bu örgütler içinde tanımlamaya başlamıştı.
Taraftar kazanmak adına yoğun bir çaba sarf eden illegal
gruplar, toplumun bütün hassasiyetlerini kullanıyordu. İşçinin emeğinin ve
köylünün üretiminin burjuva sınıfı tarafından sömürüldüğü vurgusu öne çıkıyor;
hak, eşitlik, özgürlük, adalet, ezen-ezilen gibi kavramlar, insanların zihnine
işleniyordu. Bütün şehirlerde, köylerde ve kasabalarda bu düşünceleri taşıyan
insanların sayısı da günden güne artıyordu.
Özellikle THKP-C ve THKO, bu sürecin en aktif örgütleriydi.
Bu örgütlerin lideri konumundaki Mahir ÇAYAN ve Deniz GEZMİŞ ise kısa sürede
Marksist gençlerin idolü haline geliyordu. Her ikisi de “devrimci şiddet”i bir
yöntem olarak benimsemişti ve örgütlenmelerini silahlı mücadele şartlarına göre
yapıyorlardı.
Bu gelişmelerin yaşandığı tarihlerden yaklaşık 30 yıl önce
(1938) büyük bir toplumsal sarsıntı yaşayan Dersimliler, “zorunlu iskâna” tabi
tutulmuş ve Türkiye’nin çeşitli şehirlerine dağıtılmışlardı. 1947 yılında
çıkartılan “geri dönüş yasası” ile bir kısmı Dersim’e dönse de büyük bir kısmı
da yerleştikleri şehirlerde kaldılar.
Dersimliler, gerek Dersim’de gerekse yerleştirildikleri
şehirlerdeki hayat şartlarının zorluğundan dolayı, çocuklarını büyük ölçüde
okumaya teşvik ediyorlardı. Buna bağlı olarak, çeşitli üniversitelerdeki
Dersimli gençlerin sayısı da artırıyordu.
Sayfa-15-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder