7 Tem 2013

ORMAN

ORMAN - Harlan Coben



“ O yarayı kamptan hatırlıyorum,” Çenemle camın arka tarafını işaret ederek. “ Koluna bakın.” Dedim.
Bay Perez kafasını salladı. “Ama biz zaten…”
Karısını elini kaldırarak onu susturdu.  Burada lider tartışmasız oydu anlaşılan. Geri dönmeden  benim olduğum tarafa bakarak başını salladı ve “Gösterin  bakalım ,” dedi.
Kocası allak bullak olmuş gibiydi, ama o da kadınla birlikte camın yanına gitti. Bu sefer karısının elini tutan o oldu. Sakallı adam sedyeyi geri götürmüştü bile. York cama vurdu. Sakallı adam birden irkildi. York başıyla işaret yaparak sedyeyi geri getirmesini istedi. Adam sedyeyi geri getirdi.
Bayan Perez’e yaklaştım. Parfümünün kokusunu alabiliyordum. Kokusu bana hiç yabancı değildi ama nereden olduğunu hatırlayamadım. Yarım metre kadar arkalarında durmuş kafalarının arasından camın ardına bakıyordum. York dahili telefonun beyaz düğmesine bastı. “ Lütfen onlara kollarını göster.”
Sakallı adam yine çok saygılı  ve özenli bir şekilde çarşafı çekti. Yara ordaydı. Kızarık, uzun bir kesik. Bayan Perez yine gülümsedi. Ama bu sefer düşüncelerini tartmakta güçlük çekiyordum. Üzgün müydü? Mutlu muydu? Kafası mı karışmıştı? Sahte miydi? İçten miydi?
“Sol,” dedi. “Ne?” Bana doğru döndü. “ Bu yara sol kolda,” dedi. “Gil’in yarası sağdaydı ve bu kadar uzun ve derin bir yara değildi.”
Elini kolumun üzerine koydu. “ bu o değil Bay …

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder