…rapor edilmesi gerekiyor,” dedi Clarie.
“O işi olmuş say. Aslında şimdiden Elwyn ve kurşun yaraları
ile ilgili bir dosyam var.”
“Şimdi bana kemikten bahset,” dedi adam, sandalyesine
oturarak.
Clarie de oturdu. Birbirlerine tam olarak bakmadıkları
halde, Lincoln, aralarında neredeyse fiziksel olan bir duvarın varlığını
hissediyordu. Bunu daha ilk karşılaşmalarında hissetmişti-ki bu ilk karşılaşma
Clarie kasabaya taşındıktan hemen sonra hasta bir mahkûma bakması sayesinde
olmuştu. Lincoln ta en başından beri onun hakkında çok şey merak ediyordu.
Kocası neredeydi?
Neden oğlunu tek başına büyütüyordu? Ne yazık ki ona kişisel
sorular soracak kadın yakın değildi, ayrıca kadın da böyle bir şeye açık
olmadığı izlenimi vermişti. Kibar, ama özel hayatının gizli kalmasında ısrarlı,
kimseyle fazla yakınlık kurmak istemiyormuş gibi davranırdı ne yazik ki. Hoş
bir kadındı. Parlak siyah gözleri, ilk gümüş tellerin serpildiği gür, dalgalı kahverengi
saçları olan kısa boylu, ama güzel yapılı biriydi.
Clarie, ellerini Lincoln’un masasına dayayarak konuşmaya
başladı.
“Uzman değilim, ama bu kemiğe sahip bir hayvan bilmiyorum.
Boyutlarına bakılacak olursa da sanırım bir çocuğa ait.”
“Etrafta başka kemikler de buldun mu?”
“Rachel ve ben tüm avluyu aradık ama başka bulamadık.
Sanırım köpekler onu ağaçların oradan bulup getirmişler. Herhalde tüm alanı
araştırmanız gerecek.”
Sayfa-25-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder